Avrupa'dan Dünya Kültürüne Açılan Kapı; Hosteller




Hostel yanlış yazmadım, otel demek istemedim. Direkt Hostellerden bahsedeceğim. Kelime kökü; Host, yani ev sahipliği yapmaktan geliyor. Türkiye'de ya duymamışsınızdır ya da çok az duymuşsunuzdur. Merak edip araştırdığımda Hostel adı altında 80 tane kuruma ulaşılabiliyor tüm Türkiye'de.  Bunların büyük bir çoğunluğu İstanbul'da yer alıyor.  Birkaç tane Antalya'da, İzmir'de var ve çok ilginçtir, bir tane de Konya'da var.  Türkiye'dekilerdeki hostellerde hiç kalmadığım için tam olarak Avrupadaki bir Hostel gibi hizmet verip vermediklerini bilmiyorum şu an benim bahsedeceğim  Avrupa'da adım başı olan gençlere tek başına seyahat edenlere ve ucuz bir yerde kalmak isteyenlere hizmet veren hosteller. Benim hostellerle ilgili ilk deneyimim 2008 yılında Amerika'da oldu. Yerli bir Amerikalının yardımı sayesinde 4 kişilik odanın 3 yatağını alabilmiştik. Bu benim için çok garip bir deneyimdi çünkü adını bile bilmiyordum.  Daha sonra İngiltere'de acaba hostelde kalabilir miyiz diye düşündük, ama maalesef lükse düşkün insanların anlayabileceği bir sistem olmadığı için ve ben İngiltere'ye tek başıma seyahat edemediğim için deneyimleyememiş oldum. Bilinçli bir hostel deneyimini 2023 yılında İspir ailesi ile yaşadım, hala çok eğlenerek anlatıyoruz.

Ve bu en son 10 günlük seyahatimi de hostellerde geçirdim ve artık Hostel deneyimimi paylaşmaya hazırım.

Hosteller içinde çok yataklı odalar bulunan otellerdir. Hostellerde oda satın almazsınız, yatak satın alırsınız. Giriş yaptığınızda size oda numarası ve yatak numarası verirler.  Hostellerin mutfakları vardır, genelde yemek servis yapmazlar. Siz kendi yemeğinizi kendiniz yapabilirsiniz. Ayrıca sosyalleşme alanları ve çalışma alanları da mevcuttur. Genelde internet imkânı vardır. Mutfaklarında buzdolapları vardır, o buzdolaplarına yiyeceğinizi koyarsınız isim olarak etiketlersiniz ve onu sizden başkası yemez. Hosteller genellikle çok anlayışlılardır, erken gittiğinizde sizden ekstra para almazlar, valizlerinizi bir köşeye bırakırsınız ve çok ilginçtir benim yaşadığım tüm deneyimlerde hosteller güvenilirdi. Ama tabii ki bir hostele gitmeden önce yorumları okuyun zaten, fikir sahibi olursunuz. Ben en son seyahatimde tek gideceğim için çok endişeliydim. Çünkü 10 gün tek başına yolculuk için çok bir uzun bir zaman ama hosteller imdadıma koştu. Hiç düşünmediğim deneyimler yaşadım. Bu deneyimleri bu yazımda paylaşmak istiyorum.  Genellikle hostellerde öğrenciler, sırt çantalı gezginler, tek gezenler ve gençler oluyor.  Çoğunluk tek olduğu için siz gittiğinizde tanışmaya can atıyorlar. Bu serüvene 30 yaşından sonra başladığım için biraz üzgünüm ama neyse beni aralarına çabuk kabul ettiler.  Bir anda masada bir Mongol , bir Hint, bir Ispanyol, bir Türk bir Brezilyalı olabiliyorsunuz. Bir Gürcü size selam verip geçerken kendinizi bir an bir Arjantinliyle Türk kültüründen bahsederken bulabiliyorsunuz. Tabii konuşmak istemeyen pas geçen ya da selam vermeyen insanlarda olabiliyor.

Bu kültürü tanıdığımda Türk gençlerinin çok şey kaybettiğini fark ettim. Çünkü hostellerde Avrupa'dan gençler sosyalleşiyor tanışıyor zaman harcıyor eğlenceli zaman geçiriyor yeni kültürler keşfediyor düşünün sadece hostelde oturarak 10 ülkenin kültürünü tanıyabiliyorsunuz. Ama maalesef Türkiye'de böyle ortamlar yaygın değil.  Gençlerimiz Avrupa'ya gitmek için vize almak zorunda ya da yeşil pasaportları veya vizeleri olsa bile hostelleri bilmedikleri için buralarda kalamıyorlar.  Ben Erasmus projelerimde hostelleri kullandığımda veliler hep neden otel değil dediler bana. Ben de hep gençlerin hostelleri yaşaması gerektiğine inandım. Budapeştedeki hostelde de tanıştığın grupta Amerikalı,  İngiliz, Alman ve İtalyan vardı. Gençlerin inanılmaz keyifli bir ortamları vardı. 

 Hostellerle ilgili birkaç anımı paylaşacağım. Estonya'daki hostelde gençler gönüllü çalışıyor. Böylelikle çalışanlara hostel ücret ödemiyor, kalacak yer ve yemek veriyor. Gençler de yemek ve kalacak yer karşılığı başka bir ülkenin kültürünü tanıyorlar. Tüm sistem böyle. Resepsiyonist, temizlik görevlisi ve  mutfak personeli hepsi gönüllü ve gençler burada gönüllü olmak için yarışıyorlar. 2 yıldır orada yaşayan var. Çok değişik bir deneyim. Aile gibiler artık. Kalan misafirlerine de öyle davranıyorlar. Ben 2 gün kalınca üzüldüler. Neden daha uzun değil diye? Nasıl anlatayım ben öğretmenim, benim sorumluluklarım var diye 😊 Ben ilk gittiğim gün, film gecesi vardı ve adapte olamadım, çok şaşırdım, herkes film izliyor, kimseyi tanımıyorum zaten yoğun bir gün geçirmiştim, uyudum hemen.  Ertesi gün erken çıktım, gezdim ve döndüm hostele. Hava dışarıda eksi 7 derece olduğu için daha fazla dışarıda kalmak istemedim. Sonra bir İspanyol ile bir Gürcünün sohbetini dinledim ve sohbetin ortasına atladım. O kadar sıcak karşıladılar ki anlatamam. Sonra o ortam genişledi, İtalyanlar geldi, Brezilyalı bir arkadaş geldi.  Öyle bir aile ortamı var ki, bir süre sonra hep beraber dışarı çıktık, dolaştık, gezme planları yaptık. Geceleri çok dışarı çıkılmıyor. Onun için hostelde langırt, kutu oyunları  ve zeka oyunları bulunuyor. Hiç tanımadığım biriyle bir kutu oyunu oynarken bir zeka oyunu oynarken kendinizi bulabiliyorsunuz. Bir şey yapılacaksa insan ayırt etmeden herkese teklif ediliyor. Bu sırada biri koltukta uyuyabiliyor. Odalar inanılmaz sessiz, kimse odalarda birbirini rahatsız etmiyor. Mutfakta kim ne yiyorsa kendi bulaşığını yıkıyor kimseye bırakmıyor. Hosteller size saç kurutma makinesi havlu gibi ve imkanlar vermiyor sadece yatacak yer veriyor. Bunları istediniz mi 2 Euroya kiralayabiliyorsunuz.

Helsinkide kaldığın hostel birazcık daha lükstü. Nedense daha fazla Asya kökenli genç vardı. Daha uzun süreli kalıp çok da sosyalleşmeyen insanlardı.  Helsinkide de biri İngiliz ve bir Avustralyalı ile tanıştım. Onlarla sohbet ettik.  Bir İngilizce öğretmeni olarak benim için çok yararlıydı. Değişik aksanlar duydum hatta Avustralya aksanı beni zorladı. Helsinkide önce gelenler sonra gelenlere rehberlik yaptı, nereler gezilecek söylediler.  Hosteller düşük bütçeli yerler olduğu için hostellerde kalanlar dışarıdan yemeyi çok tercih etmiyor kalanlar, genelde kendileri yemek yapıyor.  Tabii kendileri yemek yapınca da hiç olmazsa yedikleri yemek noodle ya da pasta oluyor. Ama bu beni bir süre sonra sıktı.  Bu satırları havaalanında yazıyorum, Türkiye’ye döner dönmez deli gibi yemek yemeyi planlıyorum .

Gençlere tavsiyem 25'inizden önce muhakkak Avrupa seyahati yapıp hostellerde yaşayın. Yeşil pasaportunuz yoksa bile bir şekilde vize alın. Evet Avrupa Eurodan dolayı pahalı ama eğer yiyeceğinizi Türkiye'den stoklarsanız, hosteller ucuz kalacak yer imkânı sağlıyorlar. 

Benim tanıştığım insanlar çok iyiydi. Ben 27 ülkeyi bir şey zannederken 39 ülke gören, sürekli çekimler yapan, kendine sola traveller adı veren çok insan gördüm. Ben sönük kaldım yanlarında. Kimse sorsam seyahati en az 1 aydı. Ben 10 güne çok demiştim.

Lüks sevenlere de iki çift lafım var, 1 ülke görüp 5 yıldızlı otelde kalacağıma, 5 ülke gezerim. Benim için kalacağım yer temiz ve güvenilir olsun yeter.

Ben bu dünyayla çok geç tanıştım, siz bir önce tanışın 💙 






Yorumlar