Çanakkale'de 2 Gün
Çanakkale Kuzeybatı Anadolu'da yer alan bir ildir. Çanakkale diyince bu ülkede akan sular durur. Çanakkale diyince kahramanlık hikayeleri gelir aklımıza, kalbimize. Ayrıca Türkiye'nin en güzel yaşanılacak şehirleri arasındadır.
Yıllardır hayalimdi Çanakkale gezisi. Bir türlü
gelememiştim. Nasıl olur Tuğba gezmez Çanakkale’yi? Kısmet diyelim!
Kısmet Temmuz 2021’eymiş. Napayım?
Hakkında yüzlerce hikâye dinleyip okuduğum Çanakkale’me
kavuştum. 2 günlük çok kısa bir geziydi
ama olsun. Fragman diyelim. Bir dahakine inşallah 1 hafta gezeceğim. Adım adım.
Öncelikle benim gibi Çanakkale’ye hiç gitmemiş, sadece okuyup
incelemişler için bir bilgi; Çanakkale de Gelibolu’yu gezmeniz için karşıya geçmeniz
gerekir. Bunun için feribota binmeniz gerekir. Okuduğum hiçbir blog yazısında
Feribot sırası ile ilgili bilgi almamıştım. Giderken hemen sıra gelmesine rağmen,
dönüşte 2,5 saat bekledik. Sonra aldığım bilgilere göre, 3 saat ya da 5 saat bekleyen
de var. Demek ki Çanakkale Gelibolu gezi planımızı buna göre yapacağız. Bu bekleme sürelerini hesaplaşacağız. İlkin günahı olmaz.
İlk durağımız Çanakkale -Eceabat feribot iskelesi. 20 dakikalık kısa bir beklemenin ardından hemen arabalı feribota bindik. Giderken 65 TL ödedik. Dönüşte Kilit Bahir’den dönerseniz 10 TL ekstra, Eceabat’tan dönerseniz 20TL ekstra ücret ödedik. Araba Feribota bindikten sonra, arabadan inip, feribotun bir üst katına çıkıp harika boğaz manzarasını izleyebilirsiniz. Tabi rüzgârı hesaba katmak lazım. Biz 15 dakika dayanabildik. Feribot 20 dakika kadar sürüyor. İndiğimiz yerde navigasyon gezi planımıza göre sola döndürse de polisler izin vermedi. Nedenini daha sonra anladık. Çünkü Kilit Bahir’de feribot sırası var ve yol kapalı, o yüzden sağdan gitmek mantıklı olsa da bizi navigasyon sürekli sola döndürdüğü için kendimizi o sıranın içinde bulduk. Jandarmanın yardımıyla kuyruğa girmeden ilerledik ama zor oldu. O yüzden sahildeki Kilit Bahir yoluna girmemeniz tavsiye olunur.
Bizim için ilk durağımız Kilit Bahir kalesiydi ama kısıtlı zamanımız olduğu için sadece dışarıdan izleyip geçtik. Kilit Bahir kalesi Fatih Sultan Mehmet zamanında boğazların güvenliği için yapılmış 3 yapraklı yonca şeklinde bir kaledir. Gezi yazılarında içine girilmediğini okumuştum. Önündeki cay bahçesinde bir cay içebilirsiniz ama zamanla yarıştığımız için biz hemen 2. Durağımız olan seyit onbaşı anıtına geçtik. Gezilecek yerler listesini yazının sonunda vereceğim. Seyit Onbaşının hikayesini hepimiz biliyoruz.
Asıl adı Seyit Ali Çabuk olan Seyit Onbaşı 220 Kg’lık Mermiyi sırtına alarak topa sürmüş, 3. Mermi atışında İngiliz Gemisi Ocean’ı denizin derinliklerine gömmüştür.
Seyit Onbaşının heykelini ziyaret edip, Boğazı
inceledikten sonra Çanakkale şahitliğine doğru yola çıktık. Artık yol
açık. Normalde gidiş geliş olan yol, artık
tek gidiş. Yol boyunca uçsuz bucaksız
ayçiçeği tarlalarında foto çektirmeyi unutmayın.
3. Durağımız Çanakkale şehitliği. Bu şehitliği anlatmaya söz bulamam da yazamam
da. Alfabetik sıraya göre şehirlerin dizildiği anıtta
1000lerce şehit adı. Bu duygu, bu hüzün bu borç anlatılamaz. Soyadı
kanunu yok o zamanlar sadece baba isimleri var. Mehmet oğlu İbrahim, İsmail
oğlu Aliler. Türkiye’nin hatta Osmanlının dört bir yanından. Azerbaycan, Selanik’ten
ve birçok şehirden.
Ayrıca anıtın boyutları çok büyük. Ne kadar önemli bir yerde olduğunu hatırlıyorsunuz.
Bir sonraki durak 57. Alay şehitliği. 652 şehidin verildiği yer. Türkiye’nin yüzlerce ilçesinden şehidini görüyorsunuz.
Gelibolu’daki son durağımızConk Bayırı. Atatürk 'ün göğsüne şarapnel parçasının geldiği yer. Bu ülkenin şansı varmış ki o şarapnel parçası Atatürk 'ün göğsündeki saate isabet etti. O saat şu an kayıp.
Conk bayırında hala siperleri görebilirsiniz.
Dönüşte 2,5 saat bekleyerek feribota binebildik.
Dönüşte karanlık olmasına rağmen, Çanakkale Kordon ve Truva
Atını geldik. Kordonun gece ve gündüz hali bir başka. Öncelikle güvenli. Gece 1
de kadın kadına gezdikten. Gece 1 de
hala canlıydı. Herkes sokaklardaydı. Kordon gece ve gündüz yürüyüş için ideal
bir yer. Ayrıca boğaz manzarasının tadını çıkarmayı unutmayın! Kordonda Truva
filminde kullanılan Truva atı yer alıyor.
Gece gündüz istediğiniz gibi fotoğraf çekilebilirsiniz. Gece ışıklandırmaları
harikaydı.
Aynalı çarşı minyatür kapalı çarşı. Pazar günü çoğu dükkân kapalı olduğu için
gezemedik.
Çanakkale merkeze geldik. Kırmızı beyaz pansiyonda
kaldık.
Burası kışın kız öğrenci yurdu olarak kullanılırken,
yazları pansiyona dönüşüyor. Sadece
kadınlar işletiyor. Tertemiz bir yer. Kişi
başı 90 TL gibi bir ücrete kahvaltı dahil kaldık. Kahvaltı açık büfe ama hijyen kurallarına çok
dikkat ettikleri için kendileri tabağınızı sizin isteğinize göre hazırlıyorlar. Çok nazik ve ilgililer. Şiddetle tavsiye
edilir. Yine olsa, yine kalırım.
Troya müzesi.
2. Günümüzü yeni açılan Troya müzesine ayırdık. Kalıntıların bulunduğu Tevfikiye ilçesine kurulmuş
4 katlı bir müze. Biz yarım gün gezdik, keşke
zamanımız olsa tüm günümüzü geçirebilirdik. Müze 4 katmanlı planlanmış ve her
katman arkeolojik sıraya göre tasarlanmış.
Modern bir müze olarak sesli, görüntülü sistemlere yer verilmiş. Ayrıca çocuklar için bilmeceler ve hafıza
oyunları mevcut.
Bilmeyenler için Truva’nın çöküş hikayesini anlatmamız
lazım.
Truva Anadolu'nun Ege kıyılarında yer alan gelişmiş bir
medeniyettir. Ege'nin karşı kıyılarında ise Agamemnon ‘un hakimiyetinde olan Yunanistan
vardır. Truva ile Yunanistan sürekli savaş halindedir ve o zamanki dünyada,
savaşlarda doğu hep batıya göre daha başarılıdır.
Truva'nın çöküşünden önce barış hakimdir. Bu barışı
kutlamak için Truvalı heyet Yunanistan'a gider ve dönüşünde Truva’nın şımarık
küçük prensi Paris, dünyanın en güzel kadını olan Helen'i kaçırır. Helen ise Agamemnon ile evlidir. Bu Truva’nın
son savaşının tetikleyicisi olur.
Yunanistan tüm güçlerini toplar ve Truva'ya savaş açar. Truva kapıları ve surları çok güçlüdür. Yunanistan
bir türlü içeri giremez ve geri çekilir. Bu arada savaşta Aşil (Akhilleus) 'de
yer almaktadır. Peleus ile
su tanrıçası olan Thetis'in oğludur. Styx nehrine topuğundan
tutularak batırıldığı için yarı ölümsüzdür.
Aşil’i öldürmek için topuğundan yaralamanız gerekmedir. Aşil bu savaşa
isminin ölümsüz olması ve kahraman olması için girer.
Yunanistan geri çekildikten sonra, Truva savaşı
kazandığını düşünerek kutlamalar yapar.
Derken kapıya ahşaptan devasa bir at gelir. Truvalılar bunu tanrının
hediyesi zannederek kabul eder ve atı içeri alırlar. Halbuki atın içi Yunan askeri doludur ve şehri
şehir uykudayken ele geçirirler. Kapıları açar tüm Yunanlıları içeri alırlar. Savaşı
kazanırlar. Sağ kalan kadınlar ve
çocuklar Paris'in liderliğinde Truva kılıcı ile gizli geçitten kaçarlar. Kalan savaşır ve hepsi öldürülür.
Aşil, topuğundan Paris tarafından okla vurulur ve ölür
ama adı hala yaşamaktadır. Batının
Doğuya karşı kazandığı ilk zaferdir Truva Savaşı ve tarihte yerini alır.
Yorumlar
Yorum Gönder