ANNE GÖZÜYLE ANKARA

ANNE GÖZÜYLE ANKARA






Ankara'ya ilk geldiğim de her Akdenizli gibi sevmedim. Aşık olursan seversin dediler, arkadaşların , ortamın olursa seversin dediler. O zaman anlamalıydım, bir tane Ankara yok. Baktığın açıya göre birden fazla Ankara var.


Öğrenciyken Ankara, 7. Cadde , Kızılay, tiyatro, avm, sinema, bar, kafe, konser demekti. Caddelerde boş boş yürümekti. Şimdi yalnız gelsem, farklı bir şey yapmam.
Geçen yıl da anne olarak gelmiştim ama Deniz Murat 2 Aylıktı ,ne ben anne olduğumun farkındayım, ne de Deniz Murat dünyaya geldiğinin.
Bu sefer durum farklı, Deniz Murat 15 aylık, yürüyor, konuşuyor, istediğini anlatıyor. Kendi tercihleri var, doğal olarak , bize de o tercihlere uymak düştü.



Deniz Murat şanslı , teyzesinin sitesi Yaşamkentte, ferah, alanı geniş ve parkı olan bir site. Deniz Murat sabah gözünü açıyor , pencere kenarına koşuyor, parka bakarak: "Dede" diyor,  dedesi parka götürsün diye, ve dedesi götürene kadar bağırıyor. Bu bir avantaj.



Sonra başladık düşünmeye, çocuklu aileler, Ankara'da nereye gider. Çok düşündük, tek cevap bulduk, Parka!  Ne var elimizde, Mogan Gölü, kuğulu park, Göksu park, Harikalar diyarı. Gerçekten doğru tercih, tüm  çocuklu aileler, buralarda.



İlk Mogan gölüne gittik pazar günü, o gün daha bilmiyorum ama tüm parklar aynı, ortada bir su, etrafı bank ve park. Bir tren var etrafı dolanan, ve mangal yapan aileler.
Deniz Murat'ın en sevdiği yanı, serbestçe dolaşabilmesi, parka gitmesi.



Salıncaklardan hoşlanmıyor, çünkü oturuyor. Trenden pek keyif almadı, hatta uyudu. Oradan çıktık cepaya geldik, çünkü anne gözünde Ankara H&M ile İkea demek çünkü Mersin'de yok. Ben anne olarak H&M den Deniz Murat'ın kışlıklarını halledeyim derken, bizimkini dev bir halının ortasında bulduk. Cepa engebeli bir halı saha yapmış, gariban şehir çocukları oradan kayıyor, sevinir misin, üzülür müsün? Bizimki de tadını çıkardı, hatta ayrılmakta güçlük çektik.




Çarşamba günü Kuğulu parka gittik. Kuğulu park farklıdır benim için, oğlumda yaşasın istedim, küçüle küçüle el kadar kaldı ama yine de güzel. Kuğulu parkın insanı güzel. Köpek gezdiren bir kadına, oğlum köpeğinizi sevebilir mi dediğimde, kadın oğlumun yanına kadar geldi, köpeğe dokunmamız konusunda tavsiye veren babama ise, aşılarının tam olduğunu, daha bugün köpeğin banyo yaptığını sakinlikle açıkladı, babam ikna olmasa bile biz kadına hayran kaldık. Deniz Murat Kaydet, ağaçlara dokundu, kuğuları izledi. Keyifli bir akşam geçirdi. Göksu park için aynı şeyi söyleyemeyeceğim çünkü uyudu. Uyanmadı, serindi , keyifliydi ama Deniz Murat faydalanmadı. Bu arada Mersin'de 30 olan gece, Ankara'da 18.




Son olarak Harikalar diyarına Cumartesi günü gittik. Çocuklar için hazırlanmış bir yer. Hangi figüre bakacağımızı şaşırdık. Şirinlerden, Fred Çakmaktaşa, Ayı Yogiden, Pinokya'ya kadar her figür var. Gözlerim Pepe aradı ama galiba güncelleme yok.
Tüm parklarda ortak sıkıntı güvenlik yok, mesela harikaları diyarında kaybolduk, nasıl demeyin ben 6 kapı saydım, soru soracak bir tane güvenlikçi yok. Kapıda para alanlar dışında kimseyi bulamıyorsun, hoş harikalar diyarında para alan da yok.
 2006 yılında Ankara'ya ilk geldiğimde, 10 yıl sonra , kucağında bebekle park park dolaşacaksın deseler, hayatta imkansız derdim, ama hayaller gerçekler!!!









Yorumlar